lakve ne demek?
- Ağız çarpılması.
ağız
- Çıkış yeri
- Uç, kenar
- Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine ya da sınıflara özgü olan konuşma dili
- Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü.
- Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk.
- Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü.
- Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
- Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap.
- Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı.
- Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak.
lak
- Uzak Doğu'da yetişen Amerika elmasından çıkan zamk.
- Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde.
- (Resim) "Rhus verninicifera" denilen ağaçtan çıkarılan rengin madensel tozlarla karıştırılmasından elde edilen saydam bir boya.
- Reçine balmumu ve katran karışımından yapılan görünümü pekmezi anımsatan kapatıcı.
- Boya ve parlatıcıların yapımında kullanılan şellakın elde edildiği doğal bir ham özdek.
- Selüloz esterlerinin çözeltilerinin genel adı.
- Süt.Dgr.: anat. lac
- Hakir, zelil, aşağı.
- Atmak.
- Yalamak. (Osmanlıca'da yazılışı: la'k)
lak boyası
Lac-dye.