konuşma ne demek?
- Konuşmak işiGecenin sessizliğini bozan bu gürültülü konuşmaların uğultusu yukarı katlara genişleyerek, sağırlaşarak çıkmaya başladı. M. Ş. Esendal
- Görüşme, danışma, müzakere.
- Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi vermek için yapılan söyleşi, konferans
- Bk. söyleşme
 Oration. Oration.
 Spiel. Spiel.
 Utterance. Utterance.
 Lecture. Lecture.
 Discussion. Discussion.
 Speech. Speech.
 Spoken. Spoken.
 Talking. Talking.
 Speaking. Speaking.
 Talk. Talk.
 Chat. Chat.
 Conversation. Conversation.
 Address. Address.
 Allocution. Allocution.
 Causerie. Causerie.
 Delivery. Delivery.
 Discourse. Discourse.
 Harangue. Harangue.
 Interlocution. Interlocution.
konuşmak
- Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak.
- Belli bir konudan söz etmek
- Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek
- Söylev vermek, konuşma yapmak.
- Konuşma dili olarak kullanmak.
- Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak.
- İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek.
- Flört etmek.
 Speak to. Speak to.
 Confab. Confab.
söyleşme
- Söyleşmek işi.
- Bir filmde, bir televizyon oyununda yer alan, kişiler arasındaki konuşmaları oluşturan sözler.
 Dialogue (ABD, ayrıca dialog). Dialogue (ABD, ayrıca dialog).
 Dialog, Filmdialog Dialog, Filmdialog
 Dialogue Dialogue
konuşma aygıtı
- (Derleme., konuşma cihazı) Konuşmada kullanılan seslerin meydana gelmesine yarayan organların tümü: Gırtlak, ses kirişleri, küçükdil, damak, dil, dişeti, dişler,dudaklar, geniz, burun .
 Organsof speech. Organsof speech.
 Appareil de la parole Appareil de la parole
konuşma azalımı
- Konuşma gücünün, aşırı anlak gerilikleri ya da beyin özürlerinden ötürü, düzgülü olmayan biçimde yetersizlik göstermesi.
