keskin ne demek?

1. Çok kesici, iyi kesen

   Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı.

   H. R. Gürpınar

2. Tiz (ses)

   Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses.

   Peyami Safa

3. Kırıcı, incitici

   En yakın dostlarının bile kusurlarını keskin bir dille yüzlerine vururmuş.

   Haldun Taner

4. Etkili, sert

   Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor.

   Esat Mahmut Karakurt

5. Kıvrak

   Bu çeneyle atbaşı giden keskin bir zekâsı var.

   Cahit Sıtkı Tarancı

6. (mecaz) Hassas
7. (mecaz) Dikkatli
8. (argo) Zampara
9. Görevini iyi yapan.
10. Acı, üzüntü veren.
11. Etkili, sert.
12. Azgın.
13. Penetrating, penetrative, searching.
14. Chiseled, chiselled [Brit.].
15. Sharp.
16. Sharp-edged.
17. Cutting.
18. Keen.
19. Pungent.
20. Severe.
21. Stinging.
22. Strong.
23. Incisive.
24. Acute.
25. Piquant.
26. Acrid.
27. Biting.
28. Bitter.
29. Blazing.
30. Dead.
31. Deep.
32. Edged.
33. Exquisite.
34. Keen-edged.
35. Mordacious.
36. Nipping.
37. Nippy.
38. Piercing.
39. Poignant.
40. Pointed.
41. Quick.
42. Sharp-cut.
43. Rank.
44. Searching.
45. Shrill.
46. Smart.
47. Tart.
48. Virulent.
49. Clear cut.
50. Exact.
51. Intense.
52. Lively.
53. Penetrant.
54. Penetrating.
55. Salty.
56. Shrewd.
57. Splitting.
58. Trenchant.

keskin açınık

1. Bkz. Açınık.

keskin ağrı

1. Sharp pain, lancinating pain, satbbing pain.

Türetilmiş Kelimeler (bis)