kemal ne demek?

Kökeni: Arapça

  1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.

    Nihayet yaşlarımız kemâle erdi.

    B. Felek
  2. Bir şeyin tam ve noksansız dereceye erişmiş olması durumu.
  3. En olgun, en yetişkin döneminde olma.
  4. Bütün güzel sıfatlarla muttasıf olmak.
  5. En yüksek değer.

    Tozu kaldı ise bir paket al, saçak tütün iç. Bunun kemali altmış para!

    M. Ş. Esendal
  6. Tamlık, eksiksizlik.

    Kırmızı gülden rengin almışsın / Güzellikte kemâlini bulmuşsun.

    Karacaoğlan
  7. Kamillik, olgunluk.
  8. Olgunlaşma.
  9. Erginlik.
  10. Mükemmellik.
  11. Bilgi, fazilet
  12. Erdem, bilgi.
  13. Bk. olgunluk
  14. Fazilet.
  15. (en)Perfection yetkinlik.
  16. (en)Maturity olgunluk.
  17. (en)Maturity.
  18. (en)Ful l ness.
  19. (en)Perfection.
  20. (en)Family name; Yasar Kemal (born 1923), Turkish author.

olgunluk

  1. Yetişkinlik.
  2. Meyvelerin olgun, yenilebilir olma durumu.
  3. İnsanların bilgi, görgü ve hoşgörü bakımından gereği kadar gelişmiş olma durumu, yetkinlik, kemal
  4. Hücreler, örgenler, beden ve zihnin görevleri bakımından gelişmenin en üst sınıra ulaştığı ve büyümenin son bulduğu evre.
  5. (en)Maturity.
  6. (en)Matureness.
  7. (en)Ripeness.
  8. (en)Mellowness.
  9. (en)Adolescence.
  10. (en)Ful l ness.

kemal bulmak

  1. Bkz. kemale ermek

kemal i evvel

  1. Bk. entelèkheia

Türetilmiş Kelimeler (bis)

kemal bulmakkemal i evvelkemal i tazimkemalatkemalatperverkemale ermekkemale ermişkemaleddinkemalettinkemali dirayetkemakema bişkema filevvelkema fissabıkkema hiye
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın