jam ne demek?

  1. Reçel, marmelat
  2. Sıkıştırmak, kıstırmak

    I jammed my finger in the door. / Parmağımı kapıya sıkıştırdım.

  3. Sıkmak, basmak, tıkamak, durdurmak

    They are going to jam all of us into that small room. / Hepimizi o küçük odaya tıkacaklar.

  4. (med, ming) sıkıştırıp kımıldamaz hale koymak, kıstırmak
  5. Bir şeyin arasına sıkışıp hareketini durdurmak
  6. Sıkışmak, çalışmaz veya işlemez hale gelmek (makina, kapı)

    The paper keeps jamming between the rollers. / Kağıt ha bire merdanelerin arasına sıkışıyor.

  7. Sıkışma, sıkıştırılma
  8. Bir araya sıkışmış insan veya şeyler
  9. Zor durum
  10. Akıntıya engel olan birikinti
  11. Radyo yayına engel olmak üzere başka bir istasyondan yapılan kuvvetli gürültü
  12. Tutukluk yapmak, takılmak
  13. Yayını bozmak, parazit yapmak
  14. Doğaçlama çalmak (caz)

jam detection

  1. Parazit belirleme

jam detection level

  1. Parazit belirleme-düzeyi

Türetilmiş Kelimeler (bis)

jam detectionjam detection leveljam full or packedjam injam jarjam nutjam onjam on the brakesjam packjam packedjaja.jaagsiektajaagsiektejab
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın