ground ne demek?

  1. Yer, zemin

    He fell to the ground. / Yere düştü.

  2. Toprak
  3. Yeryüzü
  4. Karaya oturmak; karaya oturtmak.
  5. Meydan, saha, arsa
  6. Mesafe, yer
  7. Denizin dibi, dip
  8. Mebde, prensip
  9. Kabartma iş yapılacak düz satıh
  10. Maden levha üstüne sürülen ve işlenmeyecek kısımları muhafaza eden yapışkan terkip
  11. Dışarı çıkartmamak.
  12. Yere oturtmak, karaya oturtmak (gemi)
  13. Gerekçe, sebep, neden.

    On what grounds are you making this accusation? / Bu suçlamayı neye dayanarak yapıyorsunuz?

  14. Temel üzerine kurmak, esaslı bir şekilde yapmak
  15. Esaslı şekilde öğretmek
  16. Resme zemin boyası vurmak
  17. Pilotun uçmasına izin vermemek
  18. Toprağa bağlamak
  19. Temeli olmak
  20. Yere konmak
  21. Bkz. grind

grind

  1. Hafızlamak, ineklemek
  2. Çektirmek, üzmek, ezilmek
  3. Zımparalamak, çalmak
  4. Öğütmek, çekmek, ezmek
  5. Bilemek
  6. Sürterek parlatmak
  7. Gıcırdatmak
  8. Döndürmek, sapından tutup çevirmek
  9. Cefa etmek, eziyet vermek, sıkıştırmak
  10. Değirmen işletmek

ground air communications

  1. Yer-Hava iletişimi

ground air guided missile

  1. Yerden havaya güdümlü füze

Türetilmiş Kelimeler (bis)

ground air communicationsground air guided missileground almond hullsground anglingground antennaground attackground baby beefground ballground basedground bassgrouchgrouchilygrouchinessgrouchogrouchy
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın