gelmek ne demek?
- Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak
Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı.
B. S. Erdoğan - Getirmek
Adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim.
N. Cumalı - Geriye dönmek
- Oturmaya, ziyarete gitmek.
- İsabet etmek.
- Varmak, ulaşmak.
- Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek.
- Ortaya çıkmak, doğmak.
- Belli bir süre dolmak
Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu.
N. Cumalı Put in.
Weigh.
Arrive.
Come to.
Come.
Attain.
Carry over.
Come up to.
Fall on.
Pull.
Roll up.
Stem.
To come.
To appear.
To seem.
To suit.
To come around to.
To cost.
Accrue.
Draw in.
Draw in / into.
Fetch up.
Originate.
Reach.
Spring.
Turn up.
Weigh, scale in, turn the scale at, go to scale at, scale out.
Go on.
gelme
- Gelmiş olan.
- Yetişme.
- Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi.
- Gelmek işi.
Coming.
Concourse.
Arriving.
Arrival.
Originating from.
Derived from.
gelme açısı
Angle of incidence.