gözdağı vermek ne demek?

  1. Sonradan verilecek bir cezayla korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak.

    Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara.

    Necati Cumalı
  2. (en)To intimidate.
  3. (en)Threaten.
  4. (fr)Menacer, intimider (fr)

gözdağı

  1. Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit
  2. T. Mc: Birini istenilen yola getirmek için samimi olmayan şiddet gösterişleriyle korkutmak ve tehdit etmek.
  3. (en)Threat.
  4. (en)Intimidation.
  5. (en)Threats.

gözde

  1. Osmanlı sarayında padişahın ilk dört cariyesine verilen unvan.
  2. Beğenilen kadın.
  3. Benzerleri arasında nitelikleri sebebiyle üstün tutulan, beğenilen, önem verilen kimse veya şey, favori.
  4. Önemli bir kimsenin beğendiği kadın.
  5. Bk. odalık.
  6. Göze girmiş olan sevilen beğenilen, benimsenen.
  7. (en)Favorite.
  8. (en)Favourite.
  9. (en)Preffered.
  10. (en)Blue boy.

vermek

  1. Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
  2. Bırakmak veya bağışlamak
  3. Ondan bilmek, atfetmek
  4. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
  5. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
  6. Herhangi bir duruma yol açmak
  7. Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
  8. Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
  9. Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
  10. (en)Bring.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

gözdağıgözdegözde çocukgözdegülgözdeğmevermekvermek istememekvermeverme aralığıverme durumuverme hedefiverme kaynağıverver kaçver yiyeyim, ört uyuyayım gözle, canım çıkmasınveraveracious
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın