duruşmadan bağışık tutulma ne demek?
- Sanığın, ağır cezalı olmayan duruşmalara gelmekten, kendi istemi üzerine yargılıkca bağışık tutulması.
Delivery.
Délivrance, accouchement, dispense
duruşmadan vareste tutulma
- Bk. duruşmadan bağışık tutulma
duruşma
- Davacı ile davalının yargıç karşısında hazır bulundukları yargılama evresi, mahkeme, murafaa
- Sanığın üstüne atılan suçu işleyip işlemediğini saptamak üzere, yanların hazır bulundukları sırada yüzlerine karşı sözlü olarak yargılama yapılması ve yargılamayı yargı ile sonuçlandıracak işlemlerin tümü.
Hearing, trial.
Hearing in a lawsuit.
Trial.
Hearing.
Débats
bağışık
- Herhangi bir ödevin veya yükümlülüğün dışında kalan, muaf.
- Bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla direnç kazanmış olan.
- Bir canlının, dolaşım sisteminde, antijene karşı olan antikorları ya da T lenfositleri taşıması sonucu mikrop bulaşmasına dayanıklı olması. İmmün.
- Vücudu, doğuştan ya da daha sonra kazandırılmış yetenekler nedeniyle, çeşitli hastalıklara karşı dirençli bulunan, o hastalıkları yenebilen.
- Bir hastalığa tamamıyla dirençli.
- Özgül olan ve olmayan mekanizmalarla enfeksiyon hastalıklarına karşı korunmuş olan, bağışıklık sistemi veya bağışıklık cevabı gelişmiş olan, immün.
- Belli bir hastalığa veya alerjik duruma karşı dirençli, bağışıklık kazanmış, immün.
Exempt.
Immun.
Immun.
tutulma
- Bir gök cisminin, araya başka bir cismin girmesiyle bütününün veya bir bölümünün görünmez duruma gelmesi olayı.
- Tutulmak işi, popülarite.
- Gözlemciye göre iki gökcisminden birinin öbürünü örtmesi. Ay'ın Güneş'i örtmesi (güntutulması), Yer'in Ay'ı örtmesi (Aytutulması).
Popularity.
Rating.
Being held.
Eclipse.
Being held / caught.
Immersion.
Éclipse
Türetilmiş Kelimeler (bis)
duruşmadan vareste tutulmaduruşmaduruşma aleniyetiduruşma avukatıduruşma celsesiduruşma dışı kararlarıbağışıkbağışık cevapbağışık cevap genleribağışık cisimbağışık kimsebağışık kompleksbağışık serumbağışık yanıtbağışıklamabağışıklamakbağışbağış bağışlamabağış bilgileribağış miktarıbağış olarak vermek