drove ne demek?
- Sürü, kalabalık, yığın
- Sürü, küme
- Enli keski, enli taş kalemi.
- Bkz. drive
drive
- Elektro gitardan alınan ses sinyalinin yükselteçte oluşan kirlenim seviyesi için belirleyici olan ve kirlenim ile doğru orantılı bir etken.
- (drove, driven) sürmek
- Araba kullanmak
- Araba ile götürmek
- Gütmek
- Kaçırmak, kovmak
- Tazyik etmek, sıkmak, mecbur etmek, zorlamak
- Fazla çalıştırmak
- Şiddetle tahrik etmek
- Acele ettirmek
drove of
- Kümesi
drover
- Davar tüccarı, celep.
- Sürüyü pazara götüren kimse, celep, sığır çobanı, sığırtmaç, davar tüccarı