dolaysız tümleç ne demek?
Direct object.
direct
- Yöneltmek
- Yönlendirmek
- Yönetmek, idare etmek
- Direktif vermek, komuta etmek
- Emretmek
- Bkz. direkt
- Doğrudan doğruya, vasıtasız, araçsız
- İdare etmek, tanzim etmek
- Atfetmek
- Göstermek, aydınlatmak, irşat etmek, tevcih etmek, yöneltmek, çevirmek, doğrultmak
dolaysız türetim
- ( )
Direct derivation.
Dérivation directe
dolaysız televizyon uydusu
- Kıtalararası televizyon yayınını, yer ara yayaçlarının aracılığı olmaksızın, doğrudan doğruya evlerdeki almaçlara ulaştırabilecek yapıdaki uydu.
Direct broadcast satellite.
Satellitt für direkte Sendung
Satellite de télévision directe (de diffusion directe)
tümleç
- Tümleyen şey, mütemmim.
- Genellikle fiilin anlamını çeşitli yönlerden tamamlayan, herhangi bir isim durumunda bulunan, edat alan isim veya tamlama, meful, mütemmim.
- Genellikle eylemin anlamını çeşitli yönlerden tümleyen ve herhangi bir ad durumunda bulunan ya da ilgeç alan ad veya tamlama: Ali ev satın aldı; Sis bütün limanı sarmıştı; Küçük şeyleri dert edinen bir insan rahat edemez; Çocuklar eve geldi; Bu konuyu çeşitli yönlerden açıklayınız; Bu plağı sizin için çalıyorum vb.
Complement, object.
Complement.
Object.
Complement
Türetilmiş Kelimeler (bis)
dolaysız türetimdolaysız televizyon uydusudolaysızdolaysız adresdolaysız altdeyimdolaysız anlatımdolaysız aşınma payıdolaysız aydınlatmadolaysız bileşikdolaysız çarpımdolaysız çıkarım kurallarıdolaysız dalgadolaydolay kandaşlığıdolay kutupsaldolayıdolayı dolayıtümleçtümleç birliğitümleçli bileşiktümlektümlemetümtüm adtüm adlartüm adları bultüm ağ