dinen ne demek?

  1. Din bakımından.
  2. Din bakımından, diyanet noktasından, dince.
  3. (en)[diñar] give, bestow, deliver.

din

  1. Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet
  2. C.G.S. sisteminde 1 g'lık bir kütlenin hızını saniyede 1 cm artıran güç birimi: Bir nevton 105 din'e eşittir.
  3. Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen
  4. İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü.
  5. Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası.
  6. İlmek.
  7. 1. (Sözlük anlamı) "Gerek ödül gerekse ceza şeklindeki karşılık" anlamında olup, tabi (uyan) ile kudret sahibi metbu (uyulan) arasındaki ilişkiyi ifade eder. 2. (İslami anlayışa göre) Kişinin yaratılış amacına uygun bir hayat sürebilmesi ve bu amacı belirli bir disiplin içinde gerçekleştirebilmesi için kendisine yol gösteren kurallar bütünü. 3. Akıl sahiplerini kendi istek ve iradeleriyle hayra ve mutluluğa yönlendiren kurum, insanın kendi seçimine dayalı eylemlerini düzenleyen ilahi kanun.
  8. Görünen, görünmeyen doğaüstü güç, nesne ya da varlığa inanma nedeniyle doğmuş olan ve bireylerin gerek birbirleriyle, gerek çevreleriyle ilişkilerini birtakım kutsal uygulama ve davranışlarla düzenleyen, sağlayan evrensel olgu. bk. ilkel din, halk dini, arınma, kurban, sakınma, krş. büyü, tören, kutyasak, muska.
  9. Ceza, ivaz.
  10. (en)Loud, confused, harsh noise; a loud, continuous, rattling or clanging sound; clamor; roar.

dine

  1. Konaklama yeri
  2. (en)To dine upon; to have to eat.
  3. (en)Give dinner to; host for dinner; 'I'm wining and dining my friends' have supper; eat dinner; 'We often dine with friends in this restaurant'.
  4. (en)Have supper; eat dinner; 'We often dine with friends in this restaurant'.
  5. (en)Give dinner to; host for dinner; 'I'm wining and dining my friends'.
  6. (en)Qui dort dine The seven sleepers and others required no food till they woke from their long sleep The same may be said of all hibernating animals To dine with Democritos To be cheated out of one's dinner Democritos was the derider or philosopher who laughed at men's folly To dine with Sir Thomas Gresham To go without one's dinner; to be dinnerless; Sir Thomas Gresham founded the Royal Exchange which was a favourite lounge for those who could not afford to provide themselves with a dinner To dine with Duke Humphrey To dine with Mahomet To die and dine in paradise To dine with the cross-legged knights.
  7. (en)It was the custom in Egypt to dine at noon But it is probable that the Egyptians took their principal meal in the evening, as was the general custom in the East.
  8. (en)To eat the principal regular meal of the day; to take dinner.
  9. (en)To give a dinner to; to furnish with the chief meal; to feed; as, to dine a hundred men.
  10. Günün esas yemeğini yemek veya yedirmek

dine aykırı

  1. (en)Unholy.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

dinedine aykırıdine indine karsi olandine küfredendindin adamıdin adamı cüppesidin adamlığıdin aleyhtarlığı
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın