crumple ne demek?
- Kırışmak
- Buruşturmak, buruşmak
- Çökmek.
- Düşmek, devirmek
- Çökertmek
- Örselemek, örselenmek
kırışmak
- Bir yüzeyin düzgünlüğü bozulmak, kırışık oluşmak
- Birbirini kırmak, yok etmek, öldürmek.
- Karşılıklı kırmak.
- Pazarlık etmek.
- Bahse tutuşmak.
- Bir şeyi eşit olarak paylaşmak.
Crease.
Crinkle.
Crumple.
Wrinkle.
crumple up
- Buruşturmak, kırıştırmak, çökmek, düşmek
crumpled
- Buruşuk