cockle ne demek?

  1. Tarak
  2. Midye ve istiridyeye benzer eti yenir bir deniz hayvanı, Cardium edule
  3. Bu hayvanın kabuğu
  4. Küçük hafif sandal
  5. Delice
  6. Buğdaygiller arasında yetişen zararlı ot.
  7. Buruşturmak, buruşmak.
  8. Kırışmak, buruşmak, dalgalandırmak, kırıştırmak, buruşturmak

tarak

  1. Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
  2. Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık.
  3. Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç.
  4. Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik.
  5. İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü.
  6. Suda yaşayan hayvanlarda solungaç.
  7. Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten).
  8. Bk. pekten
  9. Bulutların bir yere toplanması.
  10. (en)Comb.

cockleboat

  1. Sandal, küçük tekne, küçük kayık

cocklebur

  1. Dulavratotu
  2. Kazık otu
  3. Pıtrak, Xanthium.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

cockleboatcockleburcocklebur toxicitycockleshellcockloftcockcock a doodle doocock a hoopcock a snook atcock and bull storycocacoca colacoca shrubcocaincocaine
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın