basıra ne demek?
Kökeni: Arapça
- Görme gücü, görüş.
- Gören, görücü.
- Kuvve-i basıra.
- Görme yetisi.
- Göz.
 The visual faculty. The visual faculty.
görme
- Görmek işi, rüyet.
- Göze giren ışığın doğurduğu duyumsal izlerle dış çevredeki ayrıntıların algınlanması.
 Sight. Sight.
 Seeing. Seeing.
 Acuity. Acuity.
 Remark. Remark.
 Vision. Vision.
 Sehen Sehen
 Vision Vision
basır
- Osmanlıca'da yazılışı: bâsır.
- Gören, görücü.
- Dikkatli ve göz kuvveti ile gören.
basırgamak
- Üzerine ağırlık çökmek, kabus çökmek.
