bağlanmak ne demek?
- Bağlama işine konu olmakCeviz ağacının bir dalına bağlanmış salıncak, hafif hafif kıpırdanıyordu. O. Pamuk
- Sevmek, içten bağlı olmakOna bağlandığım kadar / Hiçbirine bağlanmadım / Sade kadın değil, insan. O. V. Kanık
- Yalnızca belli bir işle uğraşmak.
- Bir şey bir kimseye ayrılmak, tahsis edilmek... sosyal güvenlik kuruluşları tarafından bağlanan emekli aylığı ve benzeri ödemelerin kesilmesini gerektirmez. Anayasa
- Sözle veya yazılı olarak bir şeye bağlanmak, angaje olmak.
- Beklenen şey elde edilmez olmak.
- Tabi olmak, kapılmak, inkıyad etmek, iktida etmek, imtisal etmek.
 Have down on smb. Have down on smb.
 Be tied. Be tied.
 Be attached to. Be attached to.
 Engage. Engage.
 Attach. Attach.
 Be committed. Be committed.
 Adhere. Adhere.
 Cling. Cling.
 Conjoin. Conjoin.
 Connect. Connect.
 Fasten. Fasten.
 Hang. Hang.
 Hitch. Hitch.
 Hold on. Hold on.
 Lace. Lace.
 Be stuck on. Be stuck on.
 Be wedded to. Be wedded to.
 Yoke. Yoke.
 Yoke together. Yoke together.
 To be tied. To be tied.
 To be bound. To be bound.
 To be committed to. To be committed to.
 To be dedicated to. To be dedicated to.
 Attach one's self. Attach one's self.
 Cleave. Cleave.
 Link. Link.
bağlanma
- Bağlanmak işi.
- Dümen yelpazesinin dümen fitiline tutturulması.
- Öğecikler arasında nicem yasalarına göre devinen eksiciklerin, durularına dayalı kimyasal kuvvetler oluşması.
- Öğecikler arasında nicem yasalarına göre devinen eksiciklerin, durularına dayalı kimyasal kuvvetler oluşması.
- Uçucu bir maddenin sabit hale gelmesi.
- Virüs çoğalma döngüsünün ilk adımı, virüsün hedef hücreye tutunduğu aşama.
 Linkage. Linkage.
 Attachment. Attachment.
 Bond. Bond.
 Binding. Binding.
bağlanma enerjisi
- Bk. bağlanım erkesi
- Enzim ve substrat veya almaç ve ligant arasındaki kovalent olmayan etkileşimlerden elde edilen enerji.
 Binding energy. Binding energy.
