bağımlı sıralı birleşik cümle ne demek?
- En az iki cümleden oluşan yalnız başlarına kullanıldıklarında da bir yargı bildiren fakat özneleri nesneleri veya tümleçleri ortak olan birbirine virgül, noktalı virgül gibi işaretler veya bağlaçlarla bağlanan ve anlamca birbirine bağımlı olan cümleler: İnsan bir arayıp sorar, bir mektup yazar, bir telefon eder, şöyle bir hatır sorar. Konusu kendilerine pek ilgi çekici gelen bu kitabı Ayşe okuyor, arkadaşları dinliyor, Dilek de arasıra notlar alıyordu. Kendisi on senedir ne Bursaya gitmiş, ne akrabalarını görmüş, hatta mallarını bile İstanbuldan gönderdiği bu vekil vasıtasıyla sattırmıştı (Ö. Seyfettin, Primo Türk Çocuğu I, Bütün Eserleri 3; Bomba, s. 25). Bu inkılâp mucizesi bugün dillendi, bugün ses, renk ışık ve heyecan hâlinde büyüklüğünü ve eşsizliğini bize haykırıyor (Y. N. Nayır, Bu Onyıl, s. 115). Kayıklar yan yana duruyor, hatta, bazen kayıkçılar bunları çarpışmasınlar diye tutuyor, çekiyor, birleştiriyor; bazen de çarpışmadan yol alsınlar diye hafifçe itiyor, uzaklaştırıyorlardı (A.Ş. Hisar BM, s. 201).Orta sırada yan yana bir diziye oturmuş, dört beş piyade neferi, bütün parterde yalnız bir tek bahriyeli var (M.Ş. Esendal, EOY, s. 105). Karşı sarraflara el öpmeğe gidecektik... Bunu bize ne babam ne de annem söylemişti (O. Kemal, BE, s. 69) vb.
Coordinate sentence.
Proposition coordonnée
bağımlı
- Başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan, özgürlüğü, özerkliği olmayan, tabi.
- Sigara, uyuşturucu madde vb.ne aşırı derecede düşkün.
- Herhangi bir sınıfın ideolojisini savunarak siyasal ve sosyal kavgalara katılan.
- Gayr -i müstakil, müstakil olmayan. ~ elmen:fer'î zi'l- yed.
Dependent.
Addicted.
Hooked.
Subsidiary.
In the bondage of vice.
Clinging.
bağımlı alg
- Alglerin, bulundukları ortamlara herhangi bir şekilde bağlı olarak topluluklar hâlinde yaşamaları.
sıralı
- Sıralanmış, düzenlenmiş, dizili
- Yere, zamana, konuya, yönteme uygun olan.
Sequential.
In order.
Serial.
Serried.
Sequent.
In-line.
In train.
Ordered.
birleşik
- Bir araya gelmiş, birleşmiş olan, müttehit.
- Çeşitli öğelerin belirli oranlarda birleşmesiyle oluşmuş (özdek).
- Çeşitli öğelerin belirli oranlarda birleşmesiyle oluşmuş (özdek).
United.
Joint.
Connected.
Conjoint.
Combined.
Adjunctive.
Confederate.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
bağımlıbağımlı algbağımlı çocukbağımlı değerbağımlı değişkenbağımlı değişmebağımlı dosyabağımlı etki alanıbağımlı gerilim kaynağıbağımlı halbağımlamabağımlamakbağımlaşımbağımlaşmabağımlaşmaksıralısıralı aramasıralı belleksıralı birleşik cümlesıralı cisimsıralı cümlesıralı çiftsıralı dağlamasıralı damga dizisisıralı değerleme ölçeğisıralsıral sayısıralasıralaçsıralaklama