atlama ne demek?
- Atlamak işi.Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar. Reşat Nuri Güntekin
- Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma.
- Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalıBiraz daha geçti, sırıkla yüksek atlama müsabakası ilan olundu. M. Ş. Esendal
- Vücudun, sıçrama gücü ile bulunduğu dayanak yüzeyinden koparak ayrı bir düzeye konması.
- Bir filmdeki devinimin doğal akışını değiştiren, şaşırtıcı sonuçlar, çarpıcı etkiler sağlamakta kullanılan kesim.
- Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma ya da belli bir yükseklikten aşırma.
- Bu yolla en uzağaatlamak ya da en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı.
 Hop. Hop.
 Jumping event, vault. Jumping event, vault.
 Leap. Leap.
 Skip. Skip.
 Vault. Vault.
 Spring. Spring.
 Skipping. Skipping.
 Omitting. Omitting.
 Jump. Jump.
 By-pass. By-pass.
 Jumping off. Jumping off.
 Jumping. Jumping.
 Omission. Omission.
 Jump (cut). Jump (cut).
 Sprung Sprung
 Biidsprung, Sprung Biidsprung, Sprung
 Saut Saut
atlamak
- Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak.
- Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak.
- Binmek
- Basında haberi zamanında verememek veya diğer gazetelerden öğrenmek.
- Okuma, yazı yazma, sayı sayma vb. işlerde bazı bölümleri üstünkörü geçmek.
- Sınıfı okumadan geçmek.
- Çıkmak, inmek
- Yanılmak, aldanmak.
 Jump. Jump.
 Leap. Leap.
atlama alanı
- Atlamaların yapıldığı yüzeyi eğimsiz alan ile çevresi.
 Take-off ground. Take-off ground.
 Sprungplat Sprungplat
 Terrain d'appel Terrain d'appel
atlama araçları
- Üzerinden türlü aşma ve atlamalar yapılan, koyun, kasa, masa v. b. araçlar.
 Engins de saut Engins de saut
