akın ne demek?

1. Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması.

   Adayı bir rençper akını doldurmuştu.

   S. F. Abasıyanık

2. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul gibi amaçlarla toplu olarak yapılan baskın.

   Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

   Y. K. Beyatlı

3. Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum.
4. Sayı yapmak üzere karşı takım kalesine doğru genellikle topluca girişilen eylem.
5. Bir şeyin yoğun bir halde gelişi ya da gidişi

   Açar bir altın anahtarla rûh ufuklarını / Hemen yayılmaya başlar sadâ ve nûr akını.

   Y. Kemal

6. Kazak-Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad.
7. Beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir.
8. Her engeli aşan, güçlüklerden yılmayan, hızlı hareket kabiliyetine sahip.
9. Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması.
10. Çevik hareketlerle düşman üstüne yürüme.
11. Ekin, harmandan alınan buğday.
12. Yağma, çapul, at.
13. Raid.
14. Foray.
15. Rush.
16. Afflux.
17. Exodus.
18. Flow.
19. Incursion.
20. Inflow.
21. Influent.
22. Influx.
23. Inroad.
24. Inrush.
25. Invasion.
26. Irruption.
27. Razzia.
28. Spate.
29. Inroads.
30. Tide.
31. Assault.
32. Storm.
33. Attack.

akın akın

1. Arkası kesilmeyen kalabalık öbekler durumunda
2. Rushing and surging in grounds.
3. In crowds

akın bölgesi

1. Bir takımın akın yaptığı çemberin altında, dip çizgisiyle orta çizgi arasında kalan alan.
2. Front court.

Türetilmiş Kelimeler (bis)