adı lazım değil ne demek?
So and so.
so
- Böyle, şöyle, öyle, bu suretle. Böylece, öylece.
- Kadar, pek, öyleki, çok, kadar, böyle, öyle, şöyle, de, da, aynen, böylece, demek, demek ki
- Bu veya şu sebepten. Bu/o yüzden, bundan/ondan dolayı; bunun/onun sonucunda
- Bu kadar
- Şu kadar
- Bu cihetle, bu münasebetle
- Pek âlâ, pek iyi
- Kadar, sanki
- Çok
- Pek çok
ADI
- Kabul edilebilir günlük alım.
- Üstünlük farkı olmayan. Kıymetsiz. (Osmanlıca'da yazılışı: âdî)
- Kabul edilebilir günlük değer.
Acceptable daily intake.
adı altında
Under the name of
lazım
- Bir şeyin temeli veya özü
- Gerek, gerekli
- Bkz. neseser, lüzumlu
- Bk. geçişsiz eylem
- Tıbbi bir birleşik için gerekli olan
- Gerekli şey, gerekçe
- Lüzumlu, gerekli. (Osmanlıca'da yazılışı: lâzım)
Requisite.
Needed.
Required.
değil
- Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime
Ain't.