ağzına kadar doldurmak ne demek?
Fill up.
fill
- Yağmur yağmayıp ot bitmeyen yer, otsuz yer.
- Doldurmak, şişirmek, doyurmak, dolgu yapmak, dolmak, şişmek
- Doldurmak, tatmin etmek
- Yapmak, icra etmek
- Işgal etmek, tutmak
- Dolmak, doymak, kabarmak, şişmek
- Hazırlamak (reçete)
- Dolumluk, doyumluk, dolduracak miktar
- Toprak tesviyesinde kullanılan toprak veya moloz
ağzına kadar dolu
Brimful, chock a block, flush, full to overflowing.
ağzına kadar dolu kadeh
Bumper.
kadar
- Ölçüsünde, derecesinde
- Büyüklüğünde, genişliğinde.
- Dek, değin
- Gibi
- Denli
- Süre belirten bir söz
- Miktarda, derecede
- Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten bir söz
As much as.
As far as.
doldurmak
- Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek
- Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek.
- Ateşli silahların içine mermi sürmek
- Bildirge, çizelge, fiş vb. basılı kâğıtların boş yerlerini tamamlamak
- Yaşını, yılını bitirmek
- Ses, koku yayılıp kaplamak
- Belirli bir süreyi kaplamak, almak
- Canlılık kazandırmak
Charge.
Load.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ağzına kadar doluağzına kadar dolu kadehağzına kadar dolu olmakağzına almakağzına bakakalmakağzına baktırmakağzına beslenmişağzına bir kemik atmakağzına bir parmak bal çalmakağzına bir zeytin verir, altına tulum tutarağzına burnuna bulaştırmakağzına düşmekağzına etmekağzı açıkağzı açık ayran delisiağzı açık kalmaağzı açık kalmakağzı açık kalmışkadarkadar çabukkadar etkadar ileri gitmekkadarekadarkakadagankadağakadahkadaitchakadakkad