açık celse ne demek?
- Açık duruşma.
Open sitting.
açık
- Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
- Engelsiz.
- Örtüsüz, çıplak.
- Boş.
- Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
- Aralığı çok.
- Çalışır durumda olan
- Kolay anlaşılır, vazıh
- Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
- Gelirin gideri karşılamaması durumu.
açık cezaevi
Prison camp.
açık ciro
- Senet veya çek arkasına kime ödeneceği belirtilmeden imzalanma yoluyla yapılan ciro.
- Tahsil edecek kişinin adı yazılmadan yalnızca arkası imzalanarak çeklerin ve diğer ticari senetlerin devredilmesi işlemi.
Blank endorsement.
Endorsement in blank.
celse
- Oturum
- Cuma günü hatibin iki hutbe arasında kısa bir müddet oturması (Fıkıh)
- Bir meclis veya mahkeme hey'etinin toplanmalarından tatile kadar olan müzakere müddeti.
Session.
Sitting.
Hearing.
Sitting of the court.
Meeting.
Hearing in court.