çok yaşlı ne demek?
Very old
very
- Tam, hakiki, ta kendisi
- Mutlak, kati
- Hususi, belirli
- Aynı, tıpkısı
- Bile, hatta
- Pek, çok, ziyadesiyle
- Tam, bile, sırf, salt, mutlak, çok, gerçek, aynı, özel
çok yaşlı adam
Methuselah.
çok yaşlı kimse
Antiquity, antediluvian.
yaşlı
- Yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar (kimse)
- Yaşı ilerlemiş kimse
- Yaşla dolmuş (göz)
- Yaşlanmış olan.
Aged.
Doddered.
Elderly.
Overaged.
Senior.
Stricken in years.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
çok yaşlı adamçok yaşlı kimseçok yaşaçok yaşayan bilmez, çok gezen bilirçok yağlıçok yağmurlu olmaçok yakınçok yakın çekimçok yakın dostçokçok acı biberçok acı çekmekçok acı sözçok acıkmakçok aççok aç olmakçok açılıçok adresli kodçok ağırçobançoban aldatançoban aldatan kuşuçoban aldatangillerçoban aldatanlaryaşlıyaşlı adamyaşlı alaşımyaşlı askeryaşlı atyaşlı bakireyaşlı başlıyaşlı dişi kediyaşlı ılıncıklaryaşlı kadınyaşla eşlenik kontrolyaşlakyaşlanabiliryaşlanabilir alaşımyaşlanabilir çelik