yaşlı ne demek?

  1. Yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar (kimse)

    Kendisi de ilkin yaşlı bir kadın almayı düşünmüş idi.

    M. Ş. Esendal
  2. Yaşı ilerlemiş kimse
  3. Yaşla dolmuş (göz)
  4. Yaşlanmış olan.
  5. (en)Aged.
  6. (en)Doddered.
  7. (en)Elderly.
  8. (en)Overaged.
  9. (en)Senior.
  10. (en)Stricken in years.
  11. (en)Tear-stained.
  12. (en)Watery.
  13. (en)Well on in years.
  14. (en)Geriatric.
  15. (en)Old-timer.
  16. (en)Oldie.
  17. (en)Senior citizen.
  18. (en)Antiquated.
  19. (en)Screw.
  20. (en)Senile.
  21. (en)Advanced in years.
  22. (en)Gray.
  23. (en)Grey.
  24. (en)Long in the tooth.
  25. (en)Over the hill.

yaşlı adam

  1. Bulvar oyunlarındayaşlı adam ya da baba rolü.
  2. (en)Heavy father, old man.
  3. (fr)Père noble

yaşlı alaşım

  1. Yaşlanmaya uğramış alaşım.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

yaşlı adamyaşlı alaşımyaşlı askeryaşlı atyaşlı bakireyaşlı başlıyaşlı dişi kediyaşlı ılıncıklaryaşlı kadınyaşlı kadınlar gibiyaşla eşlenik kontrolyaşlakyaşlanabiliryaşlanabilir alaşımyaşlanabilir çelik
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın