tiksinti duymak ne demek?
Hold in execration.
hold
- El koymak
- Kavramak
- Gözaltına almak, almak
- Barındırmak, muhafaza etmek
- Çekmek, dayanmak
- Sahip olmak, malik olmak, elinde tutmak
- Tutmak
- Devam ettirmek
- Bırakmamak, zapt etmek
- Inanmak, kabul ve tasdik etmek
tiksinti
- Tiksinme işi, tiksinme, nefret
Disgust.
Repugnance.
Revulsion.
Loathing.
Repulsion.
Abhorrence.
Abomination.
tiksintiyle
In disgust.
duymak
- Bilgi almak, öğrenmek, haber almak.
- İşitmek, ses almak
- Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek
- Nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmek.
- Bir ruh durumu içine girmek
- Sezmek, fark etmek, hissetmek
Hear.
Come to know.
Feel.
Catch.