tasarruh ne demek?
- Şiddetle çağırmak.
şiddetle
- Güçlü bir biçimde.
Roundly.
Sorely.
Violently.
Badly.
Urgently.
By violence.
By force.
Sharply.
Severely.
tasarruf
- Bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi, kullanım
- Tutum.
- Para biriktirme, artırım.
- Bir ekonomide belirli bir dönemde yaratılan gelirin tüketilmeyen, yani harcanmayan kısmı.
- Cari gelirin bir kısmının tüketilmeden gelecekte kullanılmak üzere ayrılması
- Harcama. ~ nisâbı: harcama özgürlüğü (Verfügungsfreiheit). ölüme bağlı ~: ölüme bağlı harcama.
- İdare ile kullanmak. Sarfetmek. Tutum. Sahib olmak. İdare etmek. Sahiblik. Kullanma hakkı.
Provident.
Saving.
Economy.
tasarruf bonosu
- Maaş gibi kazançlarla bazı satışlarda devletin borçlanması yolu ile yapılan kesintiye karşılık verilen ve üzerinde faiz kuponları bulunan senet.
Saving bond.
Savings bond.
National bond certificate.
Treasury bond certificate.