singing in the ears ne demek?

1. Kulak çınlaması

kulak

1. Başın her iki yanında bulunan işitme organı
2. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü
3. Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri.
4. Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu.
5. Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça.
6. Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri.
7. Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği.
8. Varlıklı Rus köylüsü.
9. Toprak sahibi olan, ücretli emek kullanarak tarımsal üretim yapan veya toprak ve tarımsal araçları kiraya vererek tefecilik yoluyla haksız kazanç sağlayan varlıklı Rus köylüsü.
10. İşitme organı; memelilerde dış, orta ve içkulak bölgelerinden oluşan yapı.

singing

1. Çınlama, ötüş, şakıma
2. Şarkıcılık, şan
3. Ötme, uğultu
4. Şarkı söyleme

singing as an art

1. Şan

in

1. Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
2. Mağara.
3. İnsan.
4. Bkz. kovuk, mağara.
5. Koyun pisliği
6. (edat) içinde, -de, -da
7. Lair.
8. Cave.
9. Hole.
10. Burrow.

the

1. Belirli durumlarda isimden önce kullanılır
2. O (tarif edatı, harfi tarif, belirtme sıfatı)
3. Ne kadar, o kadar (mukayese sıfatlarından evvel)

Türetilmiş Kelimeler (bis)