serzeniş ne demek?
Kökeni: Farsça
- Yakınma
Büyük ninesinin böyle hiddetli serzenişlerini her vakit dinler, bazen onunla münakaşa ederdi.
Ö. SeyfettinNihayet uzun uzun münakaşalardan, serzenişlerden, çekişmelerden sonra Seyfi, kadını ikna ediyor.
Esat Mahmut Karakurt - Sitem
- Takaza, tekdir. Başa kakma, çıkışma, azarlama.
Reprehension.
Reproof.
Reproach.
yakınma
- Yakınmak işi
- Şikayet, şekva
- Kovuşturulması kişisel yakınmaya bağlı suçlarda, hakkı olan kimsenin Cumhuriyet Savcılığına bir istemde bulunması
Complaining.
Beefs.
Jeremiad.
Indictment, complaint.
Plainte
serzenişkar
- Sitem edici.
- Azarlayan.
- Başa kakan.
serzenişkarane
- Sitemli bir şekilde .
- Serzenişte bulunurcasına.