salkım salkım ne demek?
- Salkım gibi
Pahada ve okkada salkım salkım küpeler, ağızda kenarlara doğru altın dişler.
B. Felek - Salkım olarak, salkım biçiminde.
- Öbek öbek, küme küme
Akasyaların salkım salkım çiçek açacakları tutmuş.
B. R. Eyuboğlu
salkım
- Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- Ana saptan çıkan yan çiçekleri sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu.
- Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis).
- Topla atılan demir parçaları.
- üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek. akasya
- Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş.
- Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu.
- Akasya.
Bunch.
Cluster.
salkım saçak
- Dağınık, düzensiz, kalabalık bir durumda
- Parçalara ayrılmış.
Hanging down untidily.
From every side.
salkım söğüt
- Dalları ve yaprakları yere sarkan bir çeşit söğüt (Salix babylonica)
salkım
- Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- Ana saptan çıkan yan çiçekleri sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu.
- Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis).
- Topla atılan demir parçaları.
- üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek. akasya
- Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş.
- Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu.
- Akasya.
Bunch.
Cluster.