sönük ne demek?

  1. Sönmüş olan

    Ağızlarında iki sönük sigarayla duran iki kız...

    Ç. Altan
  2. Parlaklığı, hızı az veya azalmış olan, etkisiz, zayıf

    Karanlık, sessiz evlerden çocuklar önce sönük, sonra telaşlı, birbiri arkasından haykırırlardı.

    H. E. Adıvar
  3. Göze çarpmayan, dikkat çekmeyen, silik

    Bu şehirde satışı bini geçmez, yerli lisanlarda sönük cerideler çıkar.

    Y. K. Beyatlı
  4. (en)Drab.
  5. (en)Faint.
  6. (en)Grey.
  7. (en)Insipid.
  8. (en)Extinguished.
  9. (en)Tarnished.
  10. (en)Lusterless.
  11. (en)Obscure.
  12. (en)Undistinguished.
  13. (en)Deflated.
  14. (en)Flat.
  15. (en)Dead.
  16. (en)Weak.
  17. (en)Dull.
  18. (en)Stale.
  19. (en)Lifeless.
  20. (en)Inactive.
  21. (en)Damped.
  22. (en)Insignificant.
  23. (en)Rayless.
  24. (en)Dimmed.
  25. (en)Dark.
  26. (en)Withered.
  27. (en)Muddy.
  28. (en)Dismal.
  29. (en)Inanimate.
  30. (en)Undistinguishe.
  31. (en)Extinct.

sönmüş

  1. Söndürülmüş, sönük.
  2. (en)Put out, gone out, dead, extinct, extinguished.

sönük çelik

  1. Oksijeni iyice giderilmiş ve katılaşması sırasında gaz kabarcığı salmayan çelik.
  2. (en)Killed steel.
  3. (fr)Acier calmé

sönük kalmak

  1. (en)Pale, pale beside, pale before.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

sönük çeliksönük kalmaksönükleşmeksönükleşmemeksönüklüksöndürsöndüreceksöndürgesöndürmesöndürme burususöbesöbe penceresöbeksöbüksöbüktekin
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın