profoundly ne demek?
- Son derece
son
- Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı
- En arkada bulunan.
- Artık ondan ötesi veya başkası olmayan
- Uç, sınır.
- Olanca
- Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet.
- Olum.
- Etene.
- Etene.
- Bk. eş
profoundly deaf
- Sağır
profound
- Çok derin
- Çok malumatlı
- Engin
- Çok büyük
- Derinlik, abis
- Derya, umman
- Bilge, içe işleyen