payer ne demek?
- Ödeme yapan kimse
- Ödeyici
- Borçlu
ödeme
- Ödemek işi, tediye.
- Bir borcun kısmen ya da tamamen, parayla ya da ayni olarak kapatılması.
- Borçlunun vermesi gereken şeyi vermesi, tanık ya da bilirkişinin andiçmesi.
Disbursement.
Settlement.
Redemption.
Clearance.
Conciliation.
Discharge.
Inpayment.
paye
- Rütbe.
- Foşur foşur ses çıkarmak.
- Derece.
- Aşama.
- Basamak; merdiven basamağı.
- İkizlerin bir yıldızı, Cevza burcu.
- Bir kadın adı.
The British system of withholding tax.
Pay-As-You-Earn method of income tax collection.
Pay-As-You-Earn.
paye vermek
- Değer, önem vermek.
Dignify.