nicest ne demek?
- En hoş
- Hoş, güzel, sevimli, kibar, ince, hassas, dakik
en
- Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı.
- Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret.
- Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime
- Bir filmin iki kenar arasında kalan, filmlerin çeşitlerine göre değişen ve filmlerin boylarını belirleyen uzunluğu.
- Erime noktasının kısaltılmış şekli.
- Hlk. Hayvanların kulaklarına vurulan damga.
- Bk. genişlik
This must not be confused with -en corresponding in Old English to the AS.
Infinitive ending -an.
See Em.
nice
- Kaç, ne kadar.
- Birçok
- Nasıl.
- Uzun süreden beri.
- (sıfat) kaç, ne kadar.birçok
Foolish; silly; simple; ignorant; also, weak; effeminate.
Of trifling moment; unimportant; trivial.
Overscrupulous or exacting; hard to please or satisfy; fastidious in small matters.
Delicate; refined; dainty; pure.
Apprehending slight differences or delicate distinctions; distinguishing accurately or minutely; carefully discriminating; as, a nice taste or judgment.
nice and warm
- Sıcacık