nazik ne demek?

Kökeni: Arapça

1. Başkalarına karşı saygılı davranan.

   Seçilmişlik duygusu insanları birbirine yakınlaştırdığından içeride herkes birbirine karşı son derece nazikti.

   E. Şafak

   Oldukça kibar ve nazik bir beyefendi.

   -

2. İnce yapılı, narin.

   Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler.

   S. F. Abasıyanık

3. Dikkat edilemezse kırılabilen, bozulabilen, kötüleşebilen.
4. Özen gösterilmezse, gerekli önlemler alınmazsa kötüleşebilen, kritik.

   Şimdi devleti tehlikeden kurtaracak pek nazik zamandır.

   A. Ş. Hisar

5. Dikkat isteyen, özen gerektiren.

   Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez.

   H. R. Gürpınar

6. Güzel zarif.
7. Saygılı, terbiyeli.
8. Güzel.
9. Nezaketli.
10. Osmanlıca'da yazılışı: nâzik.
11. Polite.
12. Courteous.
13. Gentle.
14. Kind.
15. Affable.
16. Obliging.
17. Delicate.
18. Attentive.
19. Brittle.
20. Civil.
21. Civil-spoken.
22. Civilized.
23. Complaisant.
24. Considerate.
25. Dainty.
26. Debonair.
27. Debonaire.
28. Decent.
29. Distingue.
30. Douce.
31. Eggshell.
32. Exquisite.
33. Fair.
34. Genteel.
35. Gracious.
36. Kid-glove.
37. Diplomatic.
38. Fragile.
39. Genial.
40. Graceful.
41. Nice.
42. Suave.
43. Sugary.
44. Tactful.
45. Thoughtful.
46. Ticklish.
47. Tricky.
48. Urbane.
49. Refined.
50. Of delicate build.
51. Delicate which calls for finesse.
52. Bland.
53. Chivalrous.
54. Critical.
55. Cultivated.
56. Gallant.
57. Mannerly.
58. Tricky, trickish.

nazik durum

1. Juncture.

nazik konuya dokunmak

1. Skate on thin ice.

Türetilmiş Kelimeler (bis)