muhatap ne demek?
- Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse.
- Bk. ikinci şahıs
- Bk. lehtar
 Interlocutor. Interlocutor.
 Collocutor. Collocutor.
 One spoken to. One spoken to.
 Drawee. Drawee.
 Person addressed / spoken to. Person addressed / spoken to.
 Addresee. Addresee.
 Acceptor. Acceptor.
 Addressee. Addressee.
ikinci şahıs
- Zamirlerde ve çekimli fiillerde belirtilen "dinleyen" veya "dinleyenler". Sen (2. teklik şahıs), siz (2. çokluk şahıs) zamirleri ve In-, -sIn / -sUn, -sInIz / -sUnUz ekleri. Sen: Ama sen de ölçülerinde eczacı kalfaları gibi titizlenmeye başladın (T. Buğra, Yalnızlar, s. 80). Sen benim gördüklerimi görmedin, geçirdiklerimi geçirmedin (H. N. Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s. 210). Siz: Siz zamanımızı idrâk etmiş birisiniz. (T. Buğra, Yalnızlar, s. 77) vb. bk. ikinci teklik şahıs, ikinci çokluk şahıs.
- Bk. ikinci kişi
 Second person. Second person.
 Deuxiéme personne Deuxiéme personne
muhatap olmak
- Kendisine söz söylenmek, hitap edilmek
- Karşılaşmak.
 To have a question directed to oneself. To have a question directed to oneself.
muhatab
- Söyleyeni dinleyen. Kendisine hitab edilen.
