kalabalık ne demek?
- Çok sayıda insan topluluğu
Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum.
A. Haşim - Gereksiz, karışık şeyler topluluğu.
- Sayıca çok
O kalabalık caddenin canlılığı çok hoşumuza gidiyor.
A. Kutlu Crowded.
Multitudinous.
Thronged.
Populous.
Congested.
Rush-hour.
Cohort.
Crowd.
Throng.
Multitude.
Army.
Assemblage.
Concourse.
Congestion.
Cram.
Crop.
Crush.
Drove.
Flock.
Gaggle.
Gathering.
Hive.
Horde.
Host.
Huddle.
Legion.
Press.
Regiment.
Dense.
Full.
Mass.
People.
Shoal.
Squash.
Squeeze.
Swarm.
Crowdedness.
Confluence.
Crammed with people.
Crew.
Heap.
Numerous.
Peopled.
Ruck.
kalabalık ağızlı
- Geveze, bilir bilmez konuşan
kalabalık etmek
- Gereksiz olarak yer doldurmak.
Congest.
Overcrowd a room.
Throng.