kabul etmek ne demek?
- Bir şeye isteyerek ya da istemeyerek razı olmak; onaylamak.
Bu teşhisi ister istemez kabul eden çağdaş Batılı, hastalığın sınırlarını daraltmak ister.
Cemil Meriç - Yanına, katına almak
Beni bahçesinde çınar ve dut ağaçlarının gölgesinde kabul etti.
Ahmet Haşim - Bir hediyeyi almak
- Onaylamak
Honor, honour [Brit.], certify.
Enfranchise.
Accede.
Accept.
Acknowledge.
Adopt.
Brook.
Concede.
Embrace.
Grant.
Initiate.
Naturalize.
Pass.
Presume.
Sanction.
Shoulder.
Subscribe.
Welcome.
Admit.
To accept.
To admit.
To assent.
To approve.
To allow.
To receive.
To agree.
To permit.
To assume.
To accredit.
To confirm.
To affirm.
To suppose.
To ratify.
To own.
To grant.
To take.
To take-over.
To endorse.
To pass.
To recognize.
kabul etmek zorunda kalmak
Concede.
kabul etme
Take.
Acceptance.
Acknowledgment.
Accepting.
Approval.
Adoption.
Confession.
Subscription.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
Step.
Say.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
kabul etmek zorunda kalmakkabul etmekabul etmemekabul etmeme uyarısıkabul etmemekkabul edenkabul eden kimsekabul ederkabul ederekkabul edildikabulkabul aracısıkabul belgesikabul bölgesikabul çizgisikabul denetimi servisikabukabugukabuğa benzerkabuğa benzeyenkabuğuetmeketmek yapmaketmeetme bulma dünyasıetme bulursun, inleme ölürsünetme bulursun, inleye inleye ölürsünetme eyleme