hidayet ne demek?

Kökeni: Arapça

  1. Hakkı hak, batılı da batıl olarak görüp doğru yola girmek.
  2. Dalaletten ve batıl yoldan uzaklaşmak.
  3. Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu.
  4. Hak yolunu, doğru yolu gösterme.
  5. Hak yoluna, doğru yola girme.
  6. Müslüman olmak.
  7. Hak yolu, doğru yol.
  8. (en)The right way.

hidayete ermek

  1. Müslüman olmak, ıslam dinini kabul etmek.
  2. 1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek: “Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış.” -Y. Z. Ortaç. 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek: “Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir.” -R. N. Güntekin.

hidayeteda

  1. Hidayete sebeb olan. Hidayet verici. (Osmanlıca'da yazılışı: hidayet-edâ)

Türetilmiş Kelimeler (bis)

hidayete ermekhidayetedahidayettinhidayetullahhidayehidayeddinhidahidabhidablehidachidacehidhid ups batteryhid ups pili
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın