fule ne demek?

  1. Adım aralığı.

    Şimdi geniş fulelerle bayır aşağı koşarken, aferin be, hamlamamışız, diyordu.

    H. Taner
  2. Adım uzunluğu.

adım

  1. Yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri.
  2. Bir ayak atışıyla alınan, uzunluğu yaklaşık 75 cm'lik yol.
  3. Girişim, hamle.
  4. Aşama.
  5. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol.
  6. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi.
  7. İki dişli arasındaki aralık.
  8. Ayakta temel duruştan, bir ayağın, türlü yönlerde iki ayak boyu kadar ara ile yer değiştirmesi.
  9. Malik ve sahip olmayan, yok olan, bir şeyi olmayan, fakir. (Osmanlıca'da yazılışı: adîm)
  10. (en)Step.

ful

  1. Taşkırangillerden, birçok türleri bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac).
  2. Küçük taneli bir bakla türü.
  3. Tam, bütün, eksiksiz.
  4. İskambil oyununda benzer kâğıtların bir araya gelmesi.
  5. Büyük beyaz çiçekleri kokulu, boyu üç metreyi bulabilen bir ağaççık ve bunun beyaz, kokulu çiçeği.
  6. Bakla. Fasulye.
  7. (en)Is the name for the small-seeded fava bean, the basic culinary bean of Egypt It is the key ingredient in ful medames , a traditional bean stew served for breakfast The beans are slow-cooked until tender, mashed and then mixed with olive oil and seasonings, typically lemon juice or cumin.
  8. (en)Adjective/adverb full, complete, filled, entire, utter, perfectly or foul, dirty, impure, corrupt, stinking, guilty.
  9. (en)Adv: full, very 1, 18, 21, 32, 46.
  10. (en)Adv very [OE full].

ful olma

  1. (en)Full house.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

fulful olmafuladfulaj izifulaj izi incelemesi
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın