ezgin ne demek?
- Paraca durumu bozuk olan (kimse).
- Çok cefa görmüş (kimse)
Emir, hüküm altında yetişmiş bir sığıntı olduğunu çekingen, ezgin tavrıyla daima belli ederdi.
R. H. Karay - Çürük, ezik (meyve).
- Üzüntü veren
Bir gece önce çadırın kenarında dinlediğimiz o ezgin, baygın nağmeyi tutturdu.
O. C. Kaygılı - Senin ezgin, nağmen.
Melody, tune, warble.
ezgince
- Ezgin bir biçimde olan
- Ezgin bir biçimde.
ezginlik
- Ezgin olma durumu.
- Açlık duygusunu andıran bir tedirginlik
- Üzüntü, sıkıntı
Being flat broke, bankruptcy.
Being oppressed, being tormented.
Being down in the dumps, being depressed.
Being bruised or rotten (said of fruit).
Mild feeling of hunger.