dolanmak ne demek?

  1. Bir şeyin çevresine sarılmak

    Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu.

    H. E. Adıvar
  2. Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak

    Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi.

    Ç. Altan
  3. Karışmak, dolaşmak.
  4. Gelişigüzel gezmek

    Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu.

    N. Cumalı
  5. (en)Coil up.
  6. (en)Coil.
  7. (en)Wind.
  8. (en)Meander.
  9. (en)Roam.
  10. (en)To wind round.
  11. (en)To get entangled.
  12. (en)To coil.
  13. (en)To be wrapped around.
  14. (en)To hang about.
  15. (en)To rove.
  16. (en)To stroll.
  17. (en)To roam.
  18. (en)To wander.
  19. (en)To get wound and tangled around a thing.
  20. (en)To be wound on to.
  21. (en)To wander around.
  22. (en)Curl.

dolanma

  1. Dolanmak işi.
  2. Bir cismin, bir nokta ya da başka bir cisim çevresinde yaptığı devim.
  3. (en)Revolution.
  4. (fr)Révolution

dolanma kırığı

  1. Kütlelerin yerlerinden oynaması sırasında bir yanı ya da her iki yanı kırık düzlemine dik bir eksen çevresinde, bir dolanma devimine uğramış bir kırık.
  2. (en)Rotational fault.
  3. (al)Drehverwerfung
  4. (fr)Faille rotatoire

Türetilmiş Kelimeler (bis)

dolanmadolanma kırığıdolanma süresidolanmalıkdolanmamakdolandolan taşıdolanan ağlardolanan imlemdolanan sinyaldolaba girmekdolabı sezmekdolakdolakçıdolakman
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın