buruşmak ne demek?

  1. Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar olmak

    Daralmış, buruşmuş sof ceketi, uzamış sakalıyla işportacı Yahudilere dönmüş.

    R. N. Güntekin
  2. Ağızda kekrelik duymak.
  3. Tiksinmek, hoşlanmamak

    Gördüklerimden yalnız yüzüm değil, içim de buruşuyor.

    A. Gündüz
  4. (en)Contort.
  5. (en)Crease.
  6. (en)Crinkle.
  7. (en)Crumple.
  8. (en)Ruck.
  9. (en)Shrivel.
  10. (en)To crumple.
  11. (en)To crease.
  12. (en)To crinkle.
  13. (en)To ruck up.
  14. (en)To become wrinkled / crumpled / ruffled.
  15. (en)To get a sour taste in one's mouth.
  16. (en)Contract.
  17. (en)Pucker.
  18. (en)Wrinkle.

buruşma

  1. Buruşmak işi.
  2. Saç, levha ya da şerit yüzeylerin, iç ya da dış gerilimlerin değişik yerlerde başkalıklı olarak etkilemesiyle engebeli duruma geçmesi.
  3. (en)Corrugation.
  4. (en)Creasing.
  5. (en)Buckling.
  6. (fr)Flambage

buruşmamak

  1. (en)(neg. form of buruşmak) crease, crumple, wrinkle, pucker, cockle, corrugate, crinkle, crush, ruck, ruck up, ruffle, shrivel, shrivel up.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

buruşmaburuşmamakburuşmazburuşmuş şeyburuşburuş buruşburuş buruşburuşabilir
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın