bulaşıklık ne demek?
- Bulaşık olma durumu
Kalbi güp güp vuruyordu. Ellerinde kan bulaşıklığı hissi. Bir yıkasa mı?
A. İlhan - Dish rack, drainer, draining board.
bulaşık
- Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
- İz, etki, kalıntı
- Bulaşmış olan.
- Düzensiz, karışık
- Yapışkan, sulu.
- Yabancı ve istenmiyen özdekleri, içinde ya da yüzeyinde bulunduran.
- Contaminated.
- Dishes.
- Dirty dishes.
- Contaminé
bulaşıklar
- The dishes
bulaşıkları yıkamak
- Do the dishes, wash the dishes, wash up the dishes.