akraba ne demek?
Kökeni: Arapça
- Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısımGeceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler. Y. K. BeyatlıOnun akrabânız olduğunu bilmiyordum.” Gelibolu’da akrabâsı falan yoktu. Ö. Seyfeddin
- Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler.
- Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular.Zulüm zorbalıkla akrabadır. 
- Yakınlar
- Aralarında soyca, nesepce yakınlık olanlar
 Related. Related.
 Connected. Connected.
 Akin. Akin.
 Akin to. Akin to.
 Agnate. Agnate.
 Allied. Allied.
 Connate. Connate.
 Consanguine. Consanguine.
 Kindred. Kindred.
 Relative. Relative.
 Flesh and blood. Flesh and blood.
 Cognate. Cognate.
 Connection. Connection.
 Connexion. Connexion.
 Folks. Folks.
 Relation. Relation.
 Relatives. Relatives.
 Family. Family.
 Kinsman. Kinsman.
 Kin, relative. Kin, relative.
 Parent Parent
akraba çıkmak
- Konuştuktan sonra akraba olduklarını anlamak.
akraba dışı yetiştirme
- Akraba olamayan hayvanlar arasında yapılan birleştirmeyi ön gören yetiştirme.
 Out breeding. Out breeding.
