akarca ne demek?
- Küçük akarsu.
- Kaplıca.
- Kemik veremi.
- Sürekli işleyen çıban, fistül.
- Atların histoplazmozisi.
- Ülserli lenfangitis.
- Akıntılı hastalık
- Musluğu olmayan bir borudan sürekli su akıtan çeşme
- Sıraca.
- Bir tür kuş.
- Çeşme.
- Fistula.
- Narrow passage, opening (Medicine).
küçük
- Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- Yaşı daha az olan
- Niceliği az olan
- Niteliği aşağı olan, bayağı.
- Geri aşamada.
- Değersiz, önemsiz
- Büyümesini, gelişmesini henüz tamamlamış olan
- Kısık, parlak olmayan(ses)
- Small.
- Little.
akarcalı
- Akarcası olan, hastalıklı (kimse).
akar
- Cerahatli yara
- Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret.
- Kiraya verilerek gelir getiren taşınmaz mal.
- Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir tür canlı (Fr)
- Sıvı, mai, likit.
- Akıp geçen
- Kısır. (Osmanlıca'da yazılışı: a'kar)
- Zayi etme, kaybetme.
- Akar takımına ait herhangi bir parazit.
- Acarid.