ağzına vermek ne demek?
Give smb. head.
give
- Göstermek
- Esnemek
- Esneklik
- (gave, given) vermek, hediye etmek, hibe etmek
- Devretmek
- Tayin etmek
- Baskı altında eğilmek veya çökmek
- Bel vermek
- Çekilmek
- Erimek, erimeye yüz tutmak
ağzına verilmesini beklemek
- Çalışmayıp işlerinin başkaları tarafından yapılmasını beklemek.
ağzına vur, lokmasını al
- Yumuşak huylu kimseye her istenilen kolaylıkla yaptırılabilir.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
Bring.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ağzına verilmesini beklemekağzına vur, lokmasını alağzına almakağzına bakakalmakağzına baktırmakağzına beslenmişağzına bir kemik atmakağzına bir parmak bal çalmakağzına bir zeytin verir, altına tulum tutarağzına burnuna bulaştırmakağzına düşmekağzına etmekağzı açıkağzı açık ayran delisiağzı açık kalmaağzı açık kalmakağzı açık kalmışvermekvermek istememekvermeverme aralığıverme durumuverme hedefiverme kaynağıverver kaçver yiyeyim, ört uyuyayım gözle, canım çıkmasınveraveracious