ödül ne demek?
- Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfatİki Nobel Edebiyat Ödülü Balkanlı yazarlara verildi. H. TanerÖdül, yarıştırma kurumlarını giderek ellerinde topluyorlar. A. Ağaoğlu
- Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat.
- Çeşitli ülkelerde başarılı sinema çalışmalarını değerlendirmek için verilen armağan. TV
- Çeşitli ülkelerde başarılı televizyon çalışmalarını değerlendirmek amacıyla verilen armağan.
- İyi bir çalışma, üstün bir başarı gösteren öğrenci, öğretmen ve yöneticilere verilen armağan.
 Award. Award.
 Prize. Prize.
 Reward. Reward.
 Guerdon. Guerdon.
 Premium. Premium.
 Meed. Meed.
 Plume. Plume.
 Purse. Purse.
 Recompense. Recompense.
 Remuneration. Remuneration.
 Requital. Requital.
 Commendation. Commendation.
 Consideration. Consideration.
 Distinction. Distinction.
 Trophy. Trophy.
 Gratification. Gratification.
 Cinema award, film prize (price),. Cinema award, film prize (price),.
 Television award (prize, price). Television award (prize, price).
 Filmpreis, Filmpreis,
 Fernsehpreis Fernsehpreis
 Prix du cinéma, Prix du cinéma,
 Prix de télévision Prix de télévision
ödül alan kimse
 Conferee. Conferee.
ödül almak
- Herhangi bir iyilik ya da başarı karşılığında armağan almak.
 Be awarded the prize. Be awarded the prize.
