çatlatmak ne demek?

  1. Çatlak duruma getirmek

    Elindeki ustura ile çatlatacağı bu canlı yemişe baktı.

    Ö. Seyfettin
  2. Çatlamasına yol açmak

    Duvarları, tavanı çatlatacak kadar şiddetli olan ve birdenbire kulağa saldıran bu ses dalgası kimsenin kulağını incitmedi.

    H. E. Adıvar
  3. Sabrını taşırmak.
  4. Aklını kaçırmak.
  5. (en)Chap.
  6. (en)Break.
  7. (en)Crack.
  8. (en)Fracture.
  9. (en)To crack.
  10. (en)Split.
  11. (en)To fracture.
  12. (en)To chap.
  13. (en)To ride to death.
  14. (en)Burst.
  15. (en)Rift.
  16. (en)Rupture.

çatlak

  1. Çatlamış olan.
  2. Deli.
  3. Çatlama.
  4. Ara, aralık
  5. Yer altındaki basınç ve gerilim dolayısıyla, taş kütlelerinin yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklaz
  6. Genellikle sert kayaç ve katmanlarda görülen; kökende var olan ya da oylum değişmeleriyle oluşan; ince, dar, ya da genişçe; yüzeysel ya da derin ayrılma yerleri.
  7. Kemik dokusunun birbirinden ayrılmadan yarılması.
  8. (en)Fissur, linear fracture.
  9. (en)Diaclase.
  10. (en)Shake.

çatlatma

  1. Çatlatmak işi.

çatlatış

  1. Çatlatma işi veya biçimi.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

çatlatmaçatlatışçatlağa aitçatlakçatlak bulucuçatlak desen ile süslemekçatlak desenle sırlamak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın