çakıştırmak ne demek?
- Çakışma işini yaptırmak.
- İçki içip keyfetmek
Güzel meze ile arada bir de çakıştırıyorlar.
M. Ş. Esendal To drink.
To booze.
To sow enmity between (two people.
çakışma
- Çakışmak işi.
- İki nicem durusunun eş erkede bulunması olayı.
Degeneracy.
Coincidence.
Superposition.
Dégénération
çakıştırma
- Çakıştırmak işi.
Superposition.
çakıştırmamak
(neg. form of çakıştırmak) superpose.