zılgıt yemek ne demek?

  1. Azar işitmek.

    Dün akşam benden yediği zılgıttan adamakıllı afallamış görünüyordu.

    Reşat Nuri Güntekin
  2. (en)To be told off, to get a rocket, to get a rap on/over the knuckles, to be hauled over the coals.

azar

  1. Paylama.
  2. Çıkışma.
  3. (Özr. C.) Özürler, maniler, bahaneler, engeller. (Osmanlıca'da yazılışı: a'zar)
  4. İncitme. Tazib. Kırılma. Tekdir. Zulüm. Ukubet.
  5. (en)Rebuke.
  6. (en)Reproach.
  7. (en)Reproof.
  8. (en)Scolding.
  9. (en)Talking-to.
  10. (en)Blame.

zılgıt vermek

  1. Korkutmak, çıkışmak, azarlamak, gözdağı vermek.

zılgıt

  1. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin bazı yerlerinde genellikle düğünlerde eğlenmek amacıyla dili ağız içinde değişik bir biçimde oynatarak ahenkli bir ses çıkarma
  2. Korkutma, çıkışma, gözdağı, azarlama.
  3. (en)Scolding.
  4. (en)Dressing down.
  5. (en)Severe tongue-lashing.
  6. (en)Roasting.
  7. (en)Stick.

yemek

  1. Yeme, karın doyurma işi
  2. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam.
  3. Günün belli saatlerinde yenilen besin
  4. Konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlama
  5. Ağızda çiğneyerek yutmak
  6. Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek
  7. Isırmak.
  8. Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak.
  9. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak
  10. Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

zılgıt vermekzılgıtzılgıtlanmazılgıtlanmakzılaleyemekyemek alanlarıyemek artığıyemek artıklarıyemek asansörüyemek bilgisiyemek borusuyemek borusu bölütsel aplazisiyemek borusu çöküntüsüyemek borusu daralmasıyemeyeme de yanında yatyeme içmeyeme içme durağıyeme içme ve barındırma giderleri
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın